Video oyunu yapmanın kolay bir iş olmadığını birçok farklı ayağı olan bir ekip işi olduğunu biliyoruz. Yazılım, modelleme, dizayn, ses, sunucu yönetimi, hata giderme, hikayeleştirme ve daha birçok alanda emek, zaman ve sermaye gerektiren bir süreçtir oyun yapmak. Ekiplerdeki çalışanların inanılmaz boyutlara ulaşan çalışma saatleri, iletişim kopukluğu ya da fikir değişiklikleri de cabası. Yani oyun yapmayı sevmeyen birinin pek girmek istemeyeceği sıkıntılar var.
Ancak oyun yapmak tüm bunlara rağmen büyülü bir süreç, sıkıntılar ve problemler olmadan hatırı sayılır bir ürün çıkarmak pratikte pek mümkün değil, diğer sektörlerde de benzer problemler sıklıkla yaşanıyor. Evet oyun yapmak zor ancak “daha az zor“ olmasını sağlayacak sistemler var.
Bu yazımda oyun yapımında yeterli ekibi ve sermayeyi bulamayan fikirlerin de hayata geçmesini kolaylaştıracak bir çalışma modeli sunuyorum. ( Bu sistem bildiğim kadarıyla şimdilik herhangi bir yerde çalışmıyor.)
“Kitle Katkısı ile Oyun Üretimi” adını verdiğim bu sistemin ilham aldığı fikir “kitle fonlama sistemi” oldu. Kitle fonlamada çeşitli yeni fikirler topluma gösterilir ve ilgi duyan kitle projeye maddi destek sağlar. Kitle Katkısı ile Oyun Üretimi bu maddi desteğin yanında ayrıca kitleleri oyun yapımına da dahil edebiliyor.
Sistem şu şekilde çalışıyor,
Küçük bir yeterlilik testinin ardından kişinin oyuna katkı sunup sunamayacağına karar veriliyor. Testten geçen kişiye oyunun planındaki yapılacak unsurlardan biri tahsis ediliyor. Mesela küçük bir NPC modelleme, kişi belirli bir süre içerisinde bu görevi yerine getirirse projede kalıp diğer görevlerini yapmaya başlıyor.
Bu sayede oyun yapımına dair kendi çapında bilgisi olan ancak tecrübesizlik ve pratik eksikliğinden ötürü hünerlerini herhangi bir projede gösteremeyen, yine de verim alınabilecek kitlenin önü açılmış oluyor.
(Bahsi geçen oyun projesinin yatırım almamış ve büyük ölçekli bir iş olmadığını hatırlatırım)
Bu sistemin sürdürülebilir bir döngü olabilmesi de şunlara dayalı,
Beğendiği oyun fikirlerine maddi destek sağlamaya uygun olmayan ancak becerileri ile katkı sağlamak isteyenlere hem pratik deneyimi sağlanıyor hem de bir oyun inşa ediliyor. Şayet oyun biter ve oyunculara sunulursa, oyundan gelecek gelirde emeği karşılığında “pay” sahibi oluyor.
Dikkat ederseniz sisteme katkı yapmış oyun geliştiricimiz sabit bir mebla almak yerine oyunun küçük bir ortağı oluyor. Bu sayede hem projeye bağlılığı artıyor (çünkü bir parça da olsa artık geliştirdiği oyunun sahibi) hem de teorisini pratikte de kullanabiliyor.
Bu sistemin özellikle ülkemizdeki oyunlara ve oyun geliştirmeye meraklı 14-28 yaş arasındaki kitleyi somut ürünler çıkarmaya teşvik edeceğini düşünüyorum.
Sadece tecrübesiz kişileri değil, Tek başına ve bir ekibi olmayan, herhangi bir projeye dahil olmak isteyen tecrübeli geliştiriciler için de bu sistem çalışabilir. Bu sistemi, bir kişinin sahip olduğu bilgi ve hünerleri ile yatırım yapması gibi de düşünebiliriz.
Bu sistemi destekleyecek diğer bir husus ise, bu sistemi benimsemiş projelerin topluca yer aldığı bir web sitesi / sosyal platform. İnsanların kolayca projeler hakkında bilgi alabildiği, beğendiği ya da beğenmediği projeleri belirtebildiği, görüşlerini ve yorumlarını aktarabildiği bir platform.
Bu sayede beğenilen ve daha çok katkı sunulan projenin hayata geçme ihtimali artacak ve “kalabalıkların bilgeliği” adı verilen psikolojik olgudan yararlanılacak (wisdom of crowds). Böylelikle oyun üretmek için gereken sermaye minimuma indirilmiş, verim alınabilecek ama çoğunlukla gözardı edilen tutkulu ve tecrübesiz kişiler değerlendirilmiş olacak.
Örneğin, türü ve hikayesi kabaca düşünülmüş ve genel hatlarıyla belirlenmiş deneyimli ve bilgili 4 kişilik bir grubun oyun projesi için 40 kişilik bir ekip gerekiyor. Bu ihtiyaç duyulan 40 kişilik ekibin içerisinde developerlar, level ve game designerlar, environment artistler, sesçiler vb. yer alıyor.
Bahsi geçen web sitesine oyun fikri koyulup, projeye dahil olmak istenen kişiler toplanıyor. Toplanan tutkulu kişiler temel yeterlilik testini geçtikten sonra ilk görevlerini alıyorlar, bu görevi başarı ile deneyimli 4 kişiye sunarlarsa artık projedeki diğer görevler için yerini alabiliyor.
Oyun bu sayede geliştiricilerini buluyor ve başarılı şekilde geliştirilirse eğer oyunun çıkışından sonra elde edilecek gelirler adaletli şekilde katkı sağlayanlara bölüştürülüyor. Bu bölüştürme oyundan ilerde elde edilecek gelirleri de kapsıyor. Bu sayede dediğim gibi oyundaki geliştirici oyuna daha çok bağlanıyor.
Salih Şendil